Çocuk yetiştirirken anne babaların en sık kullandığı kelimelerden biri de ‘hayır’dır. Bu süreçte çocuk kızabilir veya ağlayabilir. İki tarafı da mutlu edecek çözümü bulmalısınız
Anne-baba ve çocuk arasındaki ilişkilerde kurallar, sınırlar ve özgürlükler konusu her zaman tartışma konusu olmuştur. Her ailede özgürlükler ve yasaklar arasındaki sınırlar farklı anlayışlarla şekillendirilir. Hemen hemen her çocuk, doğası gereği ailesinin koyduğu bu sınırları test eder ve aşmaya çalışır. Kimi zaman bunu başarır, kimi zaman ise başaramaz. Anne-baba ve çocuk arasındaki bu ip çekme oyunu, çocuk yürümeye başladığı andan itibaren başlar ve ergenliğin sonuna kadar devam eder.
Bu ip çekme oyunu, gelişimin bir parçasıdır ve doğaldır. Bir anlamda çocuk, ailesiyle giriştiği bu mücadeleyi kazandığı ölçüde bireyleşir, özgürleşir ve kendine yeter hale gelir. Anne-babalar da içgüdüsel olarak bu oyunun diğer tarafında yer alır. Çocuğun yaptığı manevralar karşısında onlar da kendi manevralarını yapar ve biraz çocuğu koruma içgüdüsü biraz da kendi egolarını tatmin etme dürtüsüyle yasaklar ve sınırlar koyarlar.
Bu süreçte çocukların anne-babalarından en sık duydukları söz “Hayır!” olur. Bu sözün arkasına uzayıp giden bir sürü şey eklenir:
- “İnternete girmene izin vermiyorum.”
- “Derslerini yapmadan dışarı çıkamazsın.”
- “Bugün arkadaşlarınla görüşmeyeceksin.”
- “Geç saate kadar kalamazsın.”
Anne-babanın çocuğuna gösterdiği bu tepkiler, çoğu zaman çocuğun ya öfkelenmesiyle ya da ağlamasıyla sonuçlanır. Aslında ilişkinin en zor ve hassas noktalarından biri de burasıdır. Herkesi memnun edecek bir çözüm bulmak da zordur.
Ego savaşı olmasın, kelimeleri doğru seçin
Bir insanın herhangi bir durumda karşısındakine doğrudan “Hayır!” demesi, karşı tarafın alnının ortasına atılmış yumruk gibidir. Bir anlamda sözel şiddet ve güç gösterisidir. Bu sözcüğün bilinç altımızdaki kodu “Ben senden daha güçlüyüm, ben seni döverim” olarak çevrilebilir. “Hayır!” sözcüğünü duyan bir insanda negatif duygular tetiklenir ve artık söylenecek şey duyulamaz hale gelinir. O andan itibaren mantık kilitlenir ve tamamen duygu alanına taşınmış bir çatışmanın fitili ateşlenmiş olur. Artık egolar savaşa başlamıştır. Çocuğun egosu engellenmiş hisseder; anne-babanın egosu da dikkate alınmamış ve sözü dinlenmemiş hisseder. Gerek aile içi ilişkilerde gerekse diğer sosyal ilişkilerimizde bir çok çatışma, sözlerin ve sözcüklerin doğru seçilememesinden çıkar.
“Hayır!” demeden hayır kelimesi nasıl kullanılır?
Kültürümüzde ve dilimizde “hayır” sözcüğü çok yerleştiğinden, dili değiştirmek oldukça zordur. Ancak unutmamak gerekir ki, dilimizi değiştirdiğimizde duygu durumumuzu, düşünme biçimimizi de değiştiririz. Aşağıdaki örnekler, “Hayır!” demeden nasıl iletişim kurabileceğimizle ilgili ipuçları verebilir:
- “Hayır! O saate kadar dışarıda kalamazsın.” yerine “Oğlum/kızım, bu isteğini anlıyorum. Ama sen eve geç geldiğinde ben kaygılanıyorum. O nedenle geliş saatin konusunda anlaşmalıyız.”
- “Hayır! Internete girmek yok. Önce derslerini yapmak zorundasın.” yerine “Internete girmek istediğini biliyorum. Derslerini tamamladıktan sonra internete girebilirsin tabii ki ama şimdi değil.”
- Hayır! Bugün arkadaşlarınla gezemezsin. Bana yardım edeceksin.” yerine “Arkadaşlarınla gezmek istemeni anlıyorum. Ama bugün senin yardımına ihtiyacım var.”
- “Hayır! Okula gideceksin. Saçmalama” yerine “Sabah erken kalkmanın ve her gün okula gitmenin zor olduğunun farkındayım. Bu senin sorumluluğun.”
Peki, hiç mi “Hayır!” demeyeceğiz. Elbette, çocuğun güvenlik ve sağlık riskinin olduğu, tüm söylenenlere rağmen sonuç alınamadığı durumlarda “Hayır!” sözcüğü de kaçınılmaz olur. Ancak, önemli olan, otomatiğe bağlanmış “Hayır!”larla iletişimi riske sokmamak.
Yard. Doç.Dr. Oktay Aydın